Tüm annelere söylediğim bir cümle var; “Beslenmek bizi hayatta tutan başlıca içgüdüsel davranışlarımızdan biri”. Genel olarak ilk 3 ay bebekler içgüdüsel bir davranışla memeye yapışıp emmeye başlarlar. Yenidoğan bir bebek doğumdan hemen sonra anne karnına konup özgür bırakıldığın da içgüdüsel bir davranışla anne memesine ulaşıp emmeye başlamaktadır. Çalışmalar bir annenin sütünün ikiz hatta, üçüz bebeklerine yetebileceğini kanıtlamıştır. Her şeyden önce anne emzirme işini kafasında komplike bir hale getirmemeli, basit düşünmeli ve emmenin içgüdüsel olduğunu unutmamalıdır.
Annenin kendine güvenin tam olması gerekir
Özellikle son zamanlarda internet vs gibi birçok yolla anneler bilgiye çok çabuk ulaşıyor. Bu durum bir anlamda tabii ki çok iyi; annelerin daha bilinçli çocuk büyütmesini sağlayabiliyor. Ancak diğer taraftan annelerin kaygısını arttırarak olayın doğalından uzaklaşmasına da neden olabilmektedir. Bazen de annelerin yanlış bilgiye ulaşmalarına sebep oluyor. Çünkü internette kirli bilgiyi temizleyen bir mekanizma yok. Annelerde daha doğumdan önce “bebeğim doğunca mememi tutacak mı?” ya da “tutar ise süt gelecek mi?” kaygılarına sebep oluyor. Oysa bir bebeğin annesini emmesi ve beslenmesi o kadar içgüdüsel ve doğal sürecinde işleyen bir olay ki. Düşünsenize bir dönem anneler tarlada doğum yapar ve hiçbir ön bilgisi olmadan bebeğini tamamen annelik içgüdüleri ile beslemeye başlarmış. Annelerin bebeğin tutmayacağı ya da sütün yetmemesi ihtimalini aklına bile getirmemesi gerekir. Çünkü doğa doğum olur olmaz anne memesini süt yapmaya hazırlar.
Anne sütünün olmayacağı endişeleri
Bazen annenin süt olup olmayacağı konusundaki endişeleri aile tarafından arttırılmaktadır. Tüm ailenin ve özellikle babanın, anne üzerinde süt olup olmadığı konusundaki negatif konuşmaları anneyi olumsuz etkileyip süt yapımını geciktirmektedir. Bu konuda en büyük iş babalara düşmektedir. Eşinin özgüvenini arttıracak ve kaygısını azaltacak cümleler kurmalıdır. Örneğin bebek her ağladığında ‘’sütün yeterli değil, çocuk aç o nedenle ağlıyor mama verelim’’ cümlesi bir annenin tüm motivasyonunu bozabilmektedir.
Bebek emzirmeye hazırlanırken anne oturur pozisyonda olmalıdır (ancak maalesef son zamanlarda sezaryen doğum oranlarının çok yüksek olması nedeni ile annenin ağrıları doğru anne pozisyonuna izin vermemektedir). Bbebek annenin kucağında 45 derecelik açı ile durmalıdır.
Anne olabildiğince kalabalıktan uzak, sessiz ve bebeği ile kendi kendine olabileceği bir ortamda olmalıdır. Anne bebeği ile göz teması kurmaya çalışır şekilde, bebeğini seyrederek emzirme yapmalıdır.
Bebek anne memesine doğru itilmemeli. Bebeğin başı serbest bırakılmalı ve anne memesini kendi içgüdüsel davranışlar ile bulması sağlanmalıdır. Bebeğinizin kan şekeri 2’nci saatten sonra düşmeye başladığından bebeğinizi uyandırmanız ve emzirmeyi başlatmanız daha zor olmaktadır. Bebek özellikle ilk 1 hafta 10 gün 2 saatte bir emzirilmelidir. Her emzirme süresi yaklaşık 15-20 dakika olmalıdır.
Bebeğin sadece meme ucunu değil meme başının kahverengi kısmının tamamını kavraması özellikle önemlidir. Bebeklerin anne memesinin sadece ucunu tutarak beslenmesinin en sık nedeni ise emziğin bebek doğar doğmaz verilmesidir. Sadece meme ucunun emilmesi annede geçmeyen inatçı meme ucu çatlaklarının en sık sebebidir. Ve bu çatlaklar çok ağrılı olması nedeni ile pek çok annenin emzirmeye ara vermesine ya da ağrı nedeni ile annenin emzirme isteğinin azalmasına neden olmaktadır. Annenin kendi sütü ile meme başını ıslatması bebeğin memeyi tutmasını kolaylaştıracaktır. Ayrıca emzirme tamamlandıktan sonra kendi sütünü yine meme başına sürüp emzirmeyi sonlandırması, meme başındaki kurulukları ve doğal olarak çatlakları engelleyecektir.
Anne sütü ve bebek emzirme ile ilgili diğer makalelerim;
Sağlıkla kalın
Uzm. Dr. Ayşe Sibel Tuğral
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı – Kocaeli